ODA BAŞKANIMIZ ECZ. DEVRİM BALI' NIN 43. DÖNEM 2. BÖLGELERARASI TOPLANTI KONUŞMASI
Değerli heyet, değerli denetleme kurulu, Birliğimizin geçmiş dönem başkanları, değerli meslektaşlarım, birliğimizin ve kooperatifimizin değerli emekçileri, sizleri Manisa Eczacı odası ve şahsım adına saygıyla selamlıyorum.
Sözlerime Bursada olmaktan duyduğum memnuniyeti belirterek başlamak isterim. Bu güzel organizasyonu düzenleyen odamıza, Başkanımızın şahsında, emeği geçen herkese teşekkür ederim. Bölgeler arası toplantımızın Eczacılık mesleğinin saygınlığına, gelecek perspektifine, bilime ve insana yakışır, üretken ve fikirlerin yarıştığı bir toplantı olmasını diliyorum.
Ulu önderimizi, kurucu liderimizi M.Kemal Atatürk'ü rahmet, saygı ve her geçen gün artan bir özlemle anıyorum.
Değerli meslektaşlarım,
Gündemimiz yoğun. Konumuz çok, derdimiz çok, yıkıcı gündemler, aşılamayan sorunlar, tekrarlayan sorunların gölgesinde gerçekleştiriyoruz toplantımızı.
Ülkemize, dünyaya, insana dair, insanın olduğu, her alanın yozlaşmasıyla ilgili söyleyecek çok sözümüz var. Dünya'ya şöyle bir bakalım. Ne görüyoruz? Gelir adaletsizliğinin had safaya ulaştığı bir ortam, bir tarafta servetleri katlanan patronlar, diğer tarafta açlıktan ölmemek için mücadele eden toplumlar... Bir tarafa magazinel twiter kavgaları, bir tarafta kadınların eşitlik ve özgürlük mücadelesini görüyoruz, insanca yaşam mücadelesini görüyoruz. Bir taraftan dijitalleşen, insan genomunun sırasını değiştiren şirketler, Diğer yanda iç savaşlarla kendini imha eden topluluklar.
2022 savaşların, yıkımın, mültecilerin, evsiz kalan halkların, yuvalarından kovulan çocukların yılı oldu. Bu ağır tablo giderek artıyor.Çocuklar,kadınlar insan tacirlerinin elinde,erkekler neden çıktığını bilmedikleri savaşta can veriyor.Savaş beraberinde insanlık dramını,halk sağlığı sorunlarınıda beraberinde getiriyor.
Yavaş yavaş konumuza gelmek lazım. Biz bir meslek örgütünün yöneticileriyiz. Yaklaşık 40 bin üyesi olan bir meslek örgütü 28 bin eczane ile vücut bulan, kamuda, özelde emek veren bir meslek örgütü. İnsana, insanın sağlığına, insanın hakkına, hukukuna, hak arayışına, kadına, doğaya, çocuğa kısaca insana dair ne varsa söz söylemesi gereken bir meslek örgütünün yöneticileriyiz.
Bizim derdimiz gündemimiz sadece günlük sorunlar değil, yarını kurtarmak değil, bizim derdimiz dünya, ülke, sağlık, insan. Bu kürsüler bu konuların haykırılması, dillendirilmesi gereken yerler. Sözler ilerlemeden şunu söyleyeyim. Çok ilerleyince anlamı kalmıyor. Bu kısa açıklamayı yapma gereği duydum. Son 1 yıldır örğüt içinde bir refleks gelişti. Nedir bu? Bu salon bir heyet seçilmiş Heyet, seçilmiş heyet eleştirince şöyle bir savunma getiriliyor. Diyoruz ya şu iş eksik kaldı, evet ama iyi niyetliler, Ya bu iş yapılmadı, evet ama iyi niyetliler. Ya birliğin çatısı akıyor, aksın ama iyi niyetliler. İyi niyetten kimsenin şüphesi yok. Hepsini seviyoruz. Derdimiz meslek, kimsenin ne şahsıyla ne niyetiyle ilgili en ufak bir derdimiz yok, söylenenleri iyi niyetli eleştiri olarak algılayın lütfen.
Değerli meslektaşlarım
Kürsü kullanımı herkesin şahsına münhasır, kendi bileceği bir iştir, neder ne demez kendi karar verir, karışamayız. Sadece 1 kişiye karışırız. Eğer biz meslek örgütü yöneticisiysek en tepemizdeki başkanın sözlerini dikkatle dinleriz, karışma, eleştirme ihtiyacı hissederiz. Çünkü ondan duymak istediklerimiz olur.
Açılışta duyamadığım bazı konular oldu Ben kısa kısa değinmek isterim.
Değerli meslektaşlarım,
Bu ülkede hak aramak çok zor. Cesaretli olacağız, yılmayacağız, fedakârlık yapacağız gerekirse. Ayağımız takılırsa birbirimize el verip düşmeden toplayacağız. Bu ülkede hak arayan öğretmenler dövülerek gözaltına alınıyor. Avukatlar kürsülerden derdest edilerek tutuklanıyor. Bir birlik başkanı bir bilim kadını evinde baskınla gözaltına alınıyor. Bir sendika başkanı, ekmekle ilğili bir cümle kurdu diye hedef gösterilip tutuklanıyor. Biz şimdi miting yapıcaz bir hak arama sürecine girdik, giricez demi. Eee biz bunlara ses çıkarmazsak, ağzımızı açmazsak, bize dokunmayacaklar mı? TTB' nın TMMOB' un yasası değiştirilmeye kalkıldı ses vermedik. Biz yokuz listede diye rahatladık mı? Sıra bize gelmez mi sandık? Hak aramak sadece meydanda yığılmak değil, bütün bunlara sesimizi çıkararak, var olduğumuz her yerde kendimizi göstermektir. Taleplerimiz oldu olacak, mitingde yapıcaz eylemde kapatmada. Ama şunu görelim, Bizim ekonomik hak arayışımızın yanında, demokrasi ve özgürlük mücadeleside vermemiz lazım. Kürsülerde özgürce söz söylediğimiz günler bitti. Bununda mücadelesini vermemiz lazım.
Değerli meslektaşlarım.%25i sosyal yardımlarla ayakta duran, sadece hayatını sürdürebildiği toplum haline geldik. İşsizlik 8 milyon. Kadın işsizliği %40' larda. Temel ihtiyaçlar; barınma ihtiyaçları, beslenme, sağlık ihtiyaçları artık bu ülkede herkesin erişebileceği şeyler değil. Eczacı işsizliği 10 yıl önce söylense gülünür, ciddiye alınmazdı. Bugün yüzlerce, yarın Binlerce olacak gençlerimiz ne yapacağını bilemez halde, işsiz! Gelecek karanlık bu arkadaşlara. Bu kürsülerden bağıralım sesimizi duyuralım. Hak arayanın uğradığı zulmü, açlığı, işsizliği konuşalım.
Değerli meslektaşlarım,
Mitingi erteledik. Bartındaki faciadan dolayı çok uzağa gitti. 40 küsürgün attı.Çok uzun.Motivasyonu o heyecanı 40 gün korunması çok zor.Bartında faciada kaybettiğimiz canları …….Rahmetle analım.Ama anarken de birkaç şey daha söyleyelim.
Facianın olduğu zaman mitingi erteledik. Kumanyaları oraya yolladık, iyide yaptık. Heyet kolileri tek tek taşıdı. Elinize sağlık, çöpe gitseydi üzülürdük yazık olurdu. Birde TEB sitesine bir başsağlığı mesajı koymuş heyetimiz, güzel buda. Başsağlığı dilenmeli topluma, yakınlarını kaybedenlere. Ama anlaşamadığımız, anlatamadığımız bir yer var Bartında yaşanan bir kaza değildi. Bartında yaşanan toplu cinayetti, kıyımdı Bartında yaşanan. İş cinayetiydi ve başta söyledim. Biz eğer bu ülkenin en önemli kitle örgütlerinden biriysek, sağlık meslek örgütüysek orada yaşananın bir cinayet olduğunu, bir kıyım olduğunu söylemeliydik. Yüzlerce kez alarm veren sistemleri kapatıp o canları madene yollayanların, katil olduğunu, gözünü kapatan siyasi iradenin ve sermayedar katil olduğunu söylemeliydik. Korkmadan söylemeliydik katili biliyoruz demeliydik. Oradaki çocukların babalarının katilinin kim olduğunu bildiğimizi söylemeliydik söyleyemedik.
Değerli meslektaşlarım
Dünyada da bir şeyler oluyor. Birileri direniyor, değişim istiyor birileri eşitlik ve özgürlük mücadelesi veriyor. Mollara karşı bir halk ayakta. Kadının köleleştirilmesine, değersizleştirilmesine karşı bir halk ayakta. İran’da bir mücadele var. Anılmadı sanırım kürsüden. Ben anayım hatırlatayım. Heyetimizde değerli kadın üyelerimiz var. İran’da mücadelenin adı, kara saçlarıyla Mahsa Amini’ dir. Son cümlelerime geçmeden şunları söylemek istiyorum. Artık kısır çekişmelerden sıkıldık, yorulduk kim kime cevap verecek kim kimden sonra konuşacak kavgasından sıkıldık. Bunları kenara bırakalım kim kime ne cevap verdi Konya’da hatırlıyor musunuz? Son cümlelerim tabiki heyeti eleştiricez, tabiî ki doğru bildiğimizi söyleyeceğiz. Bizim meslek örgütümüz büyüktür, köklüdür. İnsana dair sözü vardır, olacaktır. Bu sözlerin daha güçlü duyulması için tek ihtiyacımız olan güzel günlerin geleceğine olan umudumuzdur, inancımızdır. Umudunuzu yitirmeyin. Meslekten umudumuzu yitirmeyin. Bu salon mitingde yapar, eylemde yapar, eczacısının hakkınıda arar.
Saygılarımla…
