TEB NİN SAĞLIK, İLAÇ, ECZACILIK ALANINDA 2020 YILI DEĞERLENDİRMESİ

21 Ocak 2021 Meo

 

Değerli basın mensupları,

2020 yılını geride bıraktık. Pandemi, kadın cinayetleri, terör saldırıları, depremler, doÄŸa katliamları derken; zor, endiÅŸe seviyesi yüksek bir yıl geçirdik. Pek çok ÅŸey öğrendiÄŸimiz bir yıl oldu 2020. En çok da saÄŸlığın ve bilimin; saÄŸlık çalışanlarının ve bilim insanlarının önemini kavradık.

Pandeminin ilk gününden bu yana saÄŸlık çalışanları bu sürecin üstlenicisi oldu. Dünyanın her yerinde kahraman olarak anıldık. Ancak pandeminin seyri ağırlaÅŸtıkça saÄŸlık çalışanlarının üzerindeki yük de arttı. SaÄŸlık çalışanları; pandeminin getirdiÄŸi zorlukların yanı sıra tükenmiÅŸlik hissiyle, giderek artan mesai saatleriyle, saÄŸlıkta ÅŸiddetle de baÅŸa çıkmak durumunda bırakıldı.

Biz de bu süreçte 43 eczacımızı ve 13 eczane teknisyenimizi kaybettik. Bugüne kadar da 357 saÄŸlık çalışanını COVID-19 pandemisinde kaybettik. Hepsini bir kez daha saygı ve rahmetle anıyor, ailelerine ve yakınlarına sabır diliyoruz. Anıları önünde saygıyla eÄŸiliyoruz.

 

 

SAĞLIK ÇALIŞANI SAYISI YETERSİZ

2020, en çok sağlığı konuştuğumuz bir yıl oldu. Ancak sağlık alanında kat etmemiz gereken epey bir yol olduğunu da ifade etmek durumundayız.

 

SaÄŸlığın pek çok parametresini konuÅŸtuk geçtiÄŸimiz yıl. 2020’ye dair verileri paylaÅŸmamız gerekirse:

  • Sadece Aralık ayında saÄŸlık birimlerinde 24 ÅŸiddet olayı yaÅŸandı. Ki bu yalnızca kamuoyuna yansıyan sayı. Son 6 aylık periyotta ise 117 saÄŸlıkta ÅŸiddet olayı vuku bulmuÅŸ durumda.
  • En çok satılan ilaç kalemleri mide ilaçları, sinir sistemi ve solunum sistemi rahatsızlıklarında kullanılan ilaçlar oldu. 2019 yılında en çok satılan kalemler ise aÄŸrı kesiciler, gastrointestinal kanal ve metabolizma rahatsızlıklarında kullanılan ilaçlar olmuÅŸtu.
  • KiÅŸilerin hekime baÅŸvuru oranı 9,5 ‘dan 9,8’e yükselmiÅŸtir.
  • Ülkemizde 100.000 kiÅŸiye 210 hekim düÅŸmekte iken OECD ortalaması ise 352’dir.
  • 2020 ilk 9 ayda 256 milyon 680 bin reçete eczacılarımız tarafından karşılanmıştır. 2019 yılında bu sayı 293 milyon 238 bin idi.
  • OECD kiÅŸi başı ilaç harcaması 585 dolarken, ülkemizde 79 dolar olarak gerçekleÅŸmiÅŸtir.
  •  2019 yılında kiÅŸi başı toplam saÄŸlık harcaması OECD ülke ortalaması 4,223 dolar iken, Türkiye aynı dönem 1,339 dolar harcama yapmıştır.
  • Kamu cari saÄŸlık harcamalarının GSYÄ°H’ye oranı OECD ülkelerinde yüzde 6.5’ken, Türkiye’de yüzde 3.2.
  • VatandaÅŸ her beÅŸ kalemden birini cebinden ödüyor.
  • Her üç kiÅŸiden biri obez.
  • Her altı kiÅŸiden biri diyabet hastası.
  • Her üç yetiÅŸkinden biri tütün kullanıyor.

 

İyi şeyler de oluyor elbette. Bunları da paylaşmak isteriz:

  • DoÄŸumda beklenen yaÅŸam süresi 2002’de 72.5’ten 2018’de 78.6’ya çıktı.
  • Anne ve bebek ölüm hızları azaldı. 2002 yılında 31,5; 2019 yılında 6,7 ÅŸeklinde kaydedildi.
  • 2011 yılından 2019 yılına antibiyotik bulunan reçetelerde %32’lik bir düÅŸüÅŸ saÄŸlandı. Eczacılar da bunda rol aldı.
  • 2020 yılı ilk 8 ay verilerine göre kutu bazında imal ilaç oranımız %87.3’e ulaÅŸmıştır. Güncellenen son verilere göre de firmalarımızın toplam kapasite kullanım oranı ortalama % 26 oranında artmıştır. Bu yerli ilaç üretimi açısından sevindirici bir geliÅŸmedir.

 

ECZACILAR PANDEMÄ° Ä°LE MÜCADELEDE ÖN SAFLARDA!

Değerli basın mensupları,

Pandemide, eczacılar olarak halka en yakın saÄŸlık danışmanı olduÄŸumuzun altını bir kez daha çizdik. Birinci basamak saÄŸlık çalışanları olan eczacılarımız, ülkemizin her yerinde kesintisiz hizmet vererek canla baÅŸla pandemi mücadelesine destek verdi, vermeye de devam ediyor.

Pandeminin ilk gününden bu yana saÄŸlık ve ilaç danışmanlığı vermeye devam ediyoruz. Kronik hastalık raporu olan hastalarımızın reçetelerini karşılıyoruz, böylelikle hastalarımız aile saÄŸlık merkezlerine, hastanelere gitmek durumunda kalmadan ilaçlarına sorunsuz bir ÅŸekilde eriÅŸmiÅŸ oluyor. Yükü gittikçe ağırlaÅŸan saÄŸlık sistemimizin yükünü bu ÅŸekilde hafifletmiÅŸ olduk.

Bunun yanı sıra, bildiÄŸiniz üzere, pandeminin baÅŸlarında çok önemli bir kamu görevi üstlenerek Türkiye’nin her yerinde eczanelerimiz aracılığıyla 1 ay gibi bir sürede, 250 milyon civarında ücretsiz maske dağıtımı yaptık. Åžimdi de devletin temin ettiÄŸi grip aşılarını eczanelerimizden ücretsiz bir ÅŸekilde vatandaÅŸlarımıza ulaÅŸtırıyoruz.

 

 

AÅžI CANDIR!

Sevgili basın mensupları,

COVID-19 hayatımıza girdiÄŸi andan itibaren adeta tüm dünya, bir laboratuvardan gelecek aşı müjdesine odaklandı. Güvenli, etkili, yaygın aşılama pandemiyi kontrol altına almak adına en büyük umudumuz. Nitekim yakın zaman önce farklı ÅŸirketlerden aşı müjdeleri gelmeye baÅŸladı. Dünyada pek çok ülkede aşılama çalışmaları baÅŸladı. Ülkemizde de ilk parti aşılar, saÄŸlık çalışanlarından baÅŸlayarak uygulanmaya baÅŸladı. Bunun yanı sıra farklı ülkelerle görüÅŸmelerin sürdüÄŸü, yerli aşıda çalışmaların devam ettiÄŸi biliniyor.

 

Bilim insanları, ülkemizde en az 55-60 milyon civarında kiÅŸinin aşılanması ile salgının kontrol altına alınabileceÄŸini öngörüyor. Toplum bağışıklığına giden yolu kısaltmak adına stratejik önlemlerin bir an evvel alınması hayati derecede önem arz etmektedir.

 

Bunun için:

- COVID-19 aşısında tek bir ilaç şirketine bağlı kalınmamalı, aşı temini noktasında farklı alternatifler mutlaka değerlendirilmelidir.

- Aşı uygulamalarında kimse geride bırakılmamalı, avantajsız grupları da kapsayacak şekilde politikalar geliştirilmelidir.

- Aşı karşıtlığının ya da kararsızlığının toplum saÄŸlığına verdiÄŸi zararlar gözetilerek aşı karşıtlığı ile de mücadele edilmelidir.

- Aşı ile ilgili tüm süreçlerde ÅŸeffaf ve somut veriler kamuoyu ile paylaşılmalıdır.

- Aşılamada saÄŸlık çalışanları birbirinden ayrılmamalı, tüm saÄŸlık çalışanları aşılanmalıdır.

- Ve elbette her ÅŸeyden önemlisi: Aşı olabildiÄŸince yaygın ve ücretsiz ÅŸekilde uygulanarak salgının önüne geçilmelidir.

 

 

SAĞLIK ÇALIŞANLARININ SAĞLIĞI İLE OYNANMASIN

 

Sevgili basın mensupları,

SaÄŸlık çalışanları, pandeminin ilk günlerinden bu yana COVID-19 ile karşı karşıya kalan riskli gruptadır. SaÄŸlık çalışanlarının toplumun diÄŸer kesimlerine göre 4-5 kat, hatta ülkemizde olduÄŸu gibi bazı ülkelerde de 10 kattan daha fazla COVID’e yakalanma riski taşıdıkları saptanmıştır. Uluslararası Çalışma Örgütü (ILO) ve birçok uluslararası örgüt, COVID-19’un meslek hastalığı olarak kabul edilmesi yönünde açıklama yapmıştır. Dünya SaÄŸlık Örgütü tarafından da henüz salgınının baÅŸlangıcında bu yönde deÄŸerlendirmeler yapılmış; saÄŸlık çalışanlarının korunmasına yönelik önlemlerin alınması için ülkelere uyarılarda bulunulmuÅŸtur. Ä°talya, Almanya, Belçika, Kanada, Amerika BirleÅŸik Devletleri, Güney Afrika ve Malezya dâhil 130’a yakın ülke tarafından COVID-19 saÄŸlık çalışanları için meslek hastalığı olarak kabul edilmiÅŸtir.

 

Ülkemizde ise meslek hastalığı olarak kabul edilmesi için illiyet bağı aranmaktadır. Illiyet bağının kurulması imkansızdır, saÄŸlık çalışanının bunu ispata yükümlü olması kabul edilemez bir uygulamadır. Bundan vazgeçilmeli ve ilgili yasanın tüm saÄŸlık çalışanlarını kapsaması saÄŸlanmalıdır.

 

 

TIBBÄ° BÄ°TKÄ°SEL ÜRÜNLER ECZANEDEN, ECZACI DANIÅžMANLIÄžINDA ALINMALIDIR

 

Değerli basın mensupları,

COVID-19’un hayatımıza girmesiyle birlikte herkes kendisini daha fazla koruma çabası gösteriyor. Bu durum da takviye edici gıdalara ve bitkisel ürünlere olan eÄŸilimi artırmış durumda. Bu anlaşılır bir durum, ancak merdiven altı üretimi, bu alanı fırsata çevirmek isteyen kiÅŸileri de beraberinde getirdi. Biz Türk Eczacıları BirliÄŸi olarak halk saÄŸlığı ile oynayanlara karşı her zaman net bir tavır sergiledik ve karşılarında durduk.

 

Ä°laçlar ve ilaç kategorisinde deÄŸerlendirilmesi gereken ürünler; üretim, saklama koÅŸulları, dağıtım, imha gibi saÄŸlık profesyonellerinin gözetiminde olmalıdır. Bu ürünlerin yeri eczaneler; bu ürünlerle ilgili söz söyleyebilecek kiÅŸiler yalnız ve yalnızca hekimler ve eczacılardır. SaÄŸlığa iliÅŸkin ürünlerde eczacıyı ve hekimleri dışlayan tavırları kabul etmediÄŸimizi ifade ediyoruz.

 

Birkaç örnekle durumun öneminin anlaşılmasına katkı sunmak isteriz:

- Isırgan otu antikanserojen etkili iki flavonoid (antioksidan) içermesine raÄŸmen, kanser hastalarında kemoterapi ilaçlarıyla beraber kullanılması doÄŸru deÄŸildir, çünkü bu ilaçların etkilerini azaltır.

- Hipertansiyonu olan bir kiÅŸi, ses kısıklığına ya da öksürüÄŸe iyi geldiÄŸi için sürekli ve günde 2,5 gramın üzerinde meyan kökü çayı ya da balı tüketmemelidir. Çünkü meyan kökü sodyum-potasyum dengesini bozarak yüksek tansiyona neden olmaktadır.

- Kabızlığa karşı sinameki çayı günde bir fincandan fazla tüketilmemelidir. Karın aÄŸrısı ya da sancısı hatta bağırsak kanamalarına neden olabilmektedir.

- Halk arasında doÄŸanın antidepresanı diye bilinen sarı kantaron yağının depresyona karşı rahatlatıcı, sakinleÅŸtirici etkilerinden dolayı kullanılması sırasında bazı ilaçlarla etkileÅŸiminin olacağı unutulmamalıdır. Kalp hastası veya yeni organ nakli olmuÅŸ ve ilaç kullanan bir hasta da sarı kantaron, bu ilaçları metabolize eden enzimlerin miktarlarını artırarak vücuttan çabuk atılmalarına neden olur. Bundan dolayı sürekli olarak vücutta belirli bir seviyede bulunması gereken bu ilaçların etkinliÄŸi ortadan kalkabilir ve nakledilen organın reddi veya kalp krizi riskinin ortaya çıktığı görülebilir.

 

Ä°LAÇ FÄ°YAT KARARNAMESÄ° GÜNCELLENMELÄ°DÄ°R

Değerli basın mensupları,

Eczanelerimiz yıllardır ekonomik sıkıntılar içerisinde ve pandemi ile birlikte eczanelerimizde yaÅŸanan ekonomik daralmalar iyice katlanılamaz hale gelmiÅŸ durumda. Ä°lacın ve eczanenin bulunabilir olması için ekonomik tedbirin ÅŸart olduÄŸu bir noktadayız. Kesintisiz, sürdürülebilir bir saÄŸlık hizmeti verebilmemiz adına taleplerimizi yeniden tekrarlamak isteriz:

- Ä°laç Fiyat Kararnamesi acilen güncellenmelidir.

- Eczanelerimizde verilen hizmetin kalitesinin artırılması adına ikinci ve yardımcı eczacıların istihdamı önemli. Bu noktada personel istihdamı noktasında devlet desteği de aynı derecede önemli.

- Eczane dışına çıkarılan ürünler, eczanelere geri dönmeli ve ilacın uzmanı olan eczacıların danışmanlığında halka sunulmalıdır.

- Pek çok Avrupa ülkelerinde olduÄŸu gibi tansiyon, ÅŸeker ölçümü, sigara bıraktırma gibi eczane temelli ekstra hizmetler ve bu hizmetler doÄŸrultusunda sunulan danışmanlık hizmetleri için eczacıya sabit bir ücret ödenmelidir.

 

Ä°LAÇ YOKLUÄžU Ä°LE MÜCADELEDE ÜZERÄ°MÄ°ZE DÜÅžENÄ° HEP BERABER YAPALIM

Sevgili basın mensupları,

Bir diÄŸer önemli konu ise tüm dünyanın yaÅŸadığı ilaç kıtlığı sorunudur. Pandemiyle beraber tedarik zinciri, hammade noktasında yaÅŸanan sorunlar, personel yetersizliÄŸinden kaynaklı olarak ilaç kıtlığı sorunları yaÅŸamaktadır. Ülkemiz de bu durumdan etkilenmektedir. Ülkemizde tüm sorunların yanı sıra Avro kurunun, güncel kurun çok altında olmasından kaynaklı olarak piyasada bulunamayan ilaç sayısı artmaktadır. Döviz kurunda yaÅŸanan dalgalanmalarla birlikte reel kur ile makas bir hayli açılmış durumdadır ve ilaç piyasasında sıkıntılar baÅŸ gösterme eÄŸilimine girmiÅŸtir. GeçtiÄŸimiz yıllarda deneyimlediÄŸimiz üzere, SaÄŸlık Bakanlığı ve ilaç firmaları ilaç kurunda anlaÅŸana dek pek çok kalem ilaçta yokluk yaÅŸanmaktadır. İçinde bulunduÄŸumuz pandemi koÅŸulları göz önüne alındığında bir ilaçta dahi yokluk yaÅŸanması beraberinde büyük saÄŸlık sorunlarını getirecektir.

Türk Eczacıları BirliÄŸi olarak konuya iliÅŸkin çözüm önerilerimiz ÅŸu ÅŸekildedir:

- Birçok ilacın piyasada bulunamamasının sebebi uygulanmakta olan yanlış ilaç fiyat politikasıdır. Bu sorunun çözülebilmesi için, ekonominin gerçeklerine uygun, akılcı, reel fiyatlandırma yapılmalı ve ilaçta Avro kuru güncel hale getirilmelidir.

- YaÅŸanan sıkıntının ana sebeplerinden birisi kur ayarlamasının yılda bir kez yapılıyor olmasıdır. Bu sebeple ilaçta fiyatlandırmanın yılda bir defa Avro kuruna baÄŸlı olarak belirlenmesi uygulamasından vazgeçilerek 4-6 ay aralıklarla, yani yılda 2 ya da 3 kez kur düzenlemesi yapılmalıdır.

 

KAMU ECZACILARININ DESTEKLENMEYE Ä°HTÄ°YACI VAR

Değerli basın mensupları,

Kamu kurumlarında ve hastanelerde çalışan eczacılarımızın fiziki çalışma ÅŸartları, maaÅŸ ve özlük haklarının iyileÅŸtirilmesi konuları, BirliÄŸimizin öncelikli konularından. Ek gösterge oranlarının eczacıları da kapsayacak ÅŸekilde düzenlenmesini talep ediyoruz. Bunun yanı sıra kamuda çalışan meslektaÅŸlarımız açısından kurumlar arası maaÅŸ farklarının giderilmesi ve sözleÅŸmeli olarak çalışan eczacılarımızın bir an evvel kadroya alınması çözüm bekleyen sorunlarımız arasında yer alıyor. Kamudaki eczacı istihdamının yeterli olmadığının da göz önüne alınarak, kamuda ve hastanelerde her yıl kadro açılması gerektiÄŸini savunuyoruz. Bir diÄŸer talebimiz ise kamuda ve Ã¶zel sektörde yardımcı eczacılığı destekleyecek doÄŸrultuda düzenlemeler bir an evvel hayata geçirilmelidir.

 

YENÄ° ECZACILIK FAKÜLTELERÄ° AÇILMASIN, GÄ°ZLÄ° Ä°ÅžSÄ°ZLÄ°K ARTIYOR

DeÄŸerli arkadaÅŸlar,

Türk Eczacıları BirliÄŸi olarak mesleÄŸimizi ve mesleÄŸimizin geleceÄŸini savunmakla yükümlüyüz. Bu doÄŸrultuda her fırsatta tekrarladığımız bir gerçek var: 2000 yılında 8 olan eczacılık fakültesi sayısı bugün 51’i bulmuÅŸ durumdadır. Ä°htiyaç olmadığı halde açılan eczacılık fakülteleri ülkemize, mesleÄŸimize zarar verecek; eczacılarımızın istihdam ve iÅŸsizlik sorunlarıyla yüzleÅŸmesine neden olacaktır.

SaÄŸlıkla ilgili bir mesleÄŸin akademik eÄŸitiminde yaÅŸanacak niteliksizleÅŸme, halk saÄŸlığının alacağı bir yara anlamına gelmektedir. Bu unutulmamalıdır. Bu doÄŸrultuda; eczacılık fakültelerinin kontenjanları düÅŸürülmeli, YÖK tarafından 100 bin olarak belirlenen eczacılık fakülteleri baÅŸarı sırası 60 bine çekilmelidir.

     

Sevgili basın mensupları,

COVID-19, sınıf ve sınır tanımadı, ülkelere ve kıtalara hızla yayıldı. Ve büyük çapta toplumsal sorunu, acıyı, ekonomik hasarı beraberinde getirdi. Pandemi hızla yayıldı. Yeni tip koronavirüs esasında AIDS, SARS, EBOLA, kuÅŸ gribi ve domuz gribi gibi son yıllarda ortaya çıkan bir dizi hastalığı da anımsatıyor. Tüm bu saydığımız hastalıkların ortak özelliÄŸi de hayvan kaynaklı olması Ä°nsanların faaliyetleri doÄŸaya telafisi zor hasarlara sebep oluyor, doÄŸal ekosistemler tahrip ediliyor. Yaban hayvanları kontrolsüzce, yasadışı ÅŸekillerde katlediliyor ve satılıyor. Ä°nsanlık, kaynakları hızla, düÅŸünmeden kullanıyor. Bugün yaÅŸadığımız pandemi, bize insan ve doÄŸa arasındaki iliÅŸkinin ne denli hastalıklı olduÄŸunu gösteriyor. Ve gelecekte kendimizi ne denli koruyabileceÄŸimiz de bu iliÅŸkiyi ne derece düzelteceÄŸimizle yakından ilgili. Tüm insanlık olarak geçmiÅŸten bir an evvel ders almalıyız.

 

Virüsün sınır ve sınıf tanımadığını ifade ettik az evvel. Ancak ne yazık ki saÄŸlık sistemlerine, ilaca, aşıya eriÅŸimde sınırlar çok katı bir ÅŸekilde varlığını koruyor. Nitekim Dünya SaÄŸlık Örgütü BaÅŸkanı, geçtiÄŸimiz günlerde yaptığı açıklamada “Feci bir ahlaki çöküÅŸün eÅŸiÄŸindeyiz” dedi ve zengin ülkelere milyonlarca, bir yoksul ülkeye 25 doz aşı verildiÄŸini ifade etti. Bu çok acı ancak herkesin üzerine düÅŸünmesi gereken bir durum.

 

Yeni yıl dileriz güzel yarınları beraberinde getirir. Dileriz kadın cinayetlerini, hayvanlara yapılan iÅŸkenceleri, doÄŸanın talanını konuÅŸmadığımız bir yıl olur. 2020 yılı bize en önemli ÅŸeyin saÄŸlık olduÄŸunu ve saÄŸlık çalışanlarının ne denli önemli olduÄŸunu gösterdi. Bu zorlu pandeminin daha ne kadar süreceÄŸini maalesef bilmiyoruz. Dileriz 2021 yılı ilaç, saÄŸlık, eczacılık alanındaki sorunların çözüme kavuÅŸturulduÄŸu, saÄŸlıkta ÅŸiddetin son bulduÄŸu, saÄŸlık çalışanlarının sesinin duyulduÄŸu ve taleplerinin yerine getirildiÄŸi bir yıl olur.

 

Hepinize umuttan yana bir yıl ve sağlık diliyorum.